29 Haziran 2007 Cuma

Hipodrom ve Sultanahmet meydani

Her devirde sehrin en önemli ve dinamik yeri, yarim ada yedi tepesinin ilki olmustur. Sehrin ilk kuruldugu akropol surlarla çevrili, tipik bir Akdeniz ticari yerlesimiydi. Roma devrinde bu merkez genisletilerek, yenilenmistir.
Günümüze çok az kalintilari kalan Roma devri önemli yapilari ve abideleri Hipodrom çevresinde insa edilmisti. “Büyük Saray” diye bilinen Imparatorluk Sarayi Hipodromun yanindan baslar, asagilara, deniz kenarina kadar uzanirdi. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmistir. Sehrin en önemli meydani Agusteion ve burasi ile cadde arasinda Milerium zafer taki bulunurdu. Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun baslangici idi ve ilk km tasida buradaydi. Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara yerlesmislerdi. Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmistir. Istanbul’un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve Islam Eserleri Müzesi, Yere Batan Sarnici burada, Hipodromun çevresindedirler. Sehrin ana caddeleri (asagi limana inen ve batiya sehir surlarina dogru gidenler) Hipodromdan baslar ve yamaçlari takip ederdi. Yol kenarlari ticari kuruluslar ve ikametgahlarla çevrili idi. Yan yollar dar ve bazilari basamaklarla yokus asagi uzanirlardi. Anayol kaldirimlari bazen iki katli, galerili insaa edilmislerdi.Yol boyu genis meydanlardan ayrilan sapaklarla sur kapilarina ulasilirdi. Ana cadde “Mese” diye anilirdi. Surlarda Altin Kapi yolu “Via Egnetia” Roma’ya, giden yoldu. “Hipodrom” At binenlerin, atlarin meydani anlamina gelir. Roma Imparatoru Septimius Severus”un 2.yy. sonlarina insa ettirdigi hipodrom Büyük Konstantin tarafindan devasa ölçülerde genisletilmisti. Bazi tarihçiler 30, bazilari da 60 bin seyirci kapasitesinde oldugunu bildirirler. 2 veya 4 atin çektigi arabalarin yarislari esas gösterilerdi. Roma Imparatorlugu ve sonradan Bizans Imparatorlugu devrinde hipodrom sehrin toplanti, eglence, heyecan ve spor merkezi olarak 10 yy’a kadar önemini sürdürmüstü. 1204 Latin istilasi ile beraber, sehrin bir çok diger abideleri gibi burasi da önemini yitirmisti. Araba yarislari yaninda, müzisyen topluluklari, dansözler, akrobatlar, vahsi hayvanlarla kavga gösterileri, toplantilar yapilirdi. Bütün bu faaliyetler için ise Roma devrinde bol tatil günleri mevcuttu. Dev ölçüde bir U harfi seklinde olan hipodromun dogu uzun tarafinda, daminda 4 bronz at bulunan, balkon seklinde, imparator locasi yer alirdi. Ortada, hipodromun kum kapli sahasini ikiye bölen, arabalarin etrafinda yaristigi alçak bir duvar, bu duvarin üstünde de Imparatorlugun çesitli yerlerinden getirilen abideler ve meshur at yarisçilari ile atlarinin heykelleri bulunurdu. Söhretli bir araba yarisçisi akla gelebilecek her türlü maddi olanak içinde yüzerdi. Yarisçilar yesil-mavi-sari-kirmizi gibi politik güçleri de olan takimlara ayrilmislardi. Zaman, zaman yarislara politika karisir, karsilikli güçlerin mücadeleleri korkunç katliamlara dönüsebilirdi. Hipodrom günümüze zemini 4-5 metre yükselmis ve kalabilmis 3 abide ile gelmistir.Bunlar Misir’dan getirilen Obelisk, Yilanli Sütun ve Örme Obelisktir. Türk devrinde, bu meydanda bazen, eski günlerindeki zengin gösteriler gibi, çesitli festival ve gösteriler tertiplenmisti. Hipodrom’un batisinda, Sultan Ahmet Camii’nin karsisinda yer alan Ibrahim Pasa Sarayi 16. yy. zengin ve tipik özel saraylarin günümüze gelen tek örnegidir. Bu güzel yapi Türk ve Islam Eserleri müzesi olarak ziyarete açiktir. Muazzam Hipodromdan günümüze yuvarlak güney ucu gelmistir. Büyük kemerlerle donatilmis tugla bir yapidir. Sonraki devirlerde Hipodromun tas bloklari ve sütunlarinin tamami baska yapilarda kullanilmistir. Hipodrom girisi sagindaki parkta 4-5 yy. ait özel saray kalintilari, az ilerisinde de Aya Öfemiya Bizans Kilisesinin kalintilari bulunmaktadir.

Hiç yorum yok: